Şimşek, Uluslararası Para Fonu (IMF)-Dünya Bankası Bahar Toplantıları kapsamında düzenlenen “Türkiye: Değişken Küresel Ekonomide İleriye Doğru Gitmek” başlıklı etkinlikte konuştu.
Yurt içinde en büyük zorluğun yüksek enflasyon olduğunu yineleyen Şimşek, fiyat istikrarını sağlamanın ve enflasyonu tek haneye indirmenin en büyük öncelikleri olduğunu söyledi.
Şimşek, mali disiplinin sağlanmasının da bir diğer önemli hedef olduğunu, dezenflasyon sürecinin kamu maliyesi desteği gerektirdiğini aktardı.
Bakan Şimşek, rekabetçiliğin ve üretkenliğin artırılması, yatırım ortamının iyileştirilmesi, iklim değişikliği ile mücadele, yeşil ve dijital dönüşüm gibi alanlara yönelik kapsamlı bir yapısal reform programlarının olduğunu anlattı.
Küresel borçlanmanın önemli bir sorun olduğuna da dikkati çeken Şimşek, Türkiye’nin bu anlamda daha iyi bir konumda olduğunu ancak yurt içinde fiyat istikrarının bir numaralı zorluk olduğunu kaydetti.
“PARA POLİTİKASINDA SADELEŞME VE NORMALLEŞME SÜRECİ DEVAM EDİYOR”
Türkiye’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın zaferiyle sonuçlarının başkanlık seçimlerinin ardından ekonomi politikasında rotanın düzeltilmesine ihtiyaç olduğunu belirten Şimşek, yeni ekonomi ekibinin oluşturulması sonrası 3 yıllık kapsamlı bir programın hayata geçirildiğini dile getirdi.
Şimşek, programın temel dayanaklarından birinin para politikasının normalleşmesi olduğunu kaydederek, para politikasında sadeleşme ve normalleşme sürecinin devam ettiğini aktardı.
Programın bir diğer bileşeninin ise kamu maliyesi disiplinin yeniden sağlanması olduğuna işaret eden Şimşek, enflasyonu düşürmek için Merkez Bankası’na daha fazla destek sağlamak amacıyla mali duruşu sıkılaştırmaları gerektiğini dile getirdi.
Şimşek, programın bir başka bileşenin de yapısal reformlar olduğunu belirterek, kaynakları daha verimli alanlara yönlendirmek istediklerini ifade etti.
“ULUSLARARASI YATIRIMCILARIN GÜVENİNİ YENİDEN KAZANDIĞIMIZI DÜŞÜNÜYORUM”
Sağlam politikalar ve yapısal reformların birleşiminin yatırımcıların güveninin yeniden kazanılmasına yardımcı olacağını vurgulayan Şimşek, “Geçen yıl programının ömrü konusunda pek çok soru işareti vardı. Ancak son birkaç gündür yatırımcılarla olan görüşmelerime dayanarak size şunu söyleyebilirim ki bu sorular ortadan kalktı. Sorular artık daha çok makro konularla ilgili.” dedi.
Şimşek, “Uluslararası yatırımcıların güvenini yeniden kazandığımızı düşünüyorum. Bu durum kredi risk primindeki (CDS) önemli düşüşe de yansıyor.” diye konuştu.
Orta Vadeli Program’da (OVP) enflasyonun bu yıl yüzde 36’ya gelecek yıl yüzde 14’e ve 2026’da tek haneli rakamlara düşmesinin beklendiğini anımsatan Şimşek, “İddialı olsa da bu hedeflerin ulaşılabilir olduğunu düşünüyoruz çünkü desteklenen sıkı bir para politikamız var. Deprem harcamalarını dışarda tuttuğumuzda, uluslararası standartlara göre sıkı bir maliye politikamız da var. İlerleme var, sonuçları göstermek için zamana ihtiyacımız var.” dedi.
“KAMU HARCAMALARINDA VERİMLİ ALANLAR ÖNCELİKLENDİRİLECEK “
Şimşek, cari açığın düştüğünü, bütçe açığının daralacağını ve para politikasının tamamen işlevsel hale geleceğini vurguladı.
Enflasyondaki zorluklara değinen Şimşek, gelişen piyasalarda özellikle de Türkiye’de para politikası aktarım mekanizmasının istenildiği kadar etkili olmadığını düşündüğünü ve bunun güçlendirilmesi üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Şimşek, selektif kredi sıkılaştırması ile niceliksel sıkılaştırmaya gittiklerine işaret ederek, geleneksel sıkılaştırmanın sınırları olduğunu anlattı.
Maliye tarafında, geçen yıl düzenlemelerin çoğunun vergi artışlarıyla, yani gelir yönüyle ilgili olduğunu anımsatan Şimşek, “Bu yıl harcamaları incelemeye başladık. Harcama kontrolüne ve olası harcama kesintilerinin ne olabileceğine, aynı zamanda harcamalarda verimli alanların önceliklendirilmesine bakıyoruz.” diye konuştu.
Şimşek, isteğe bağlı olmayan harcamalar söz konusu olduğunda, genellikle gelişmekte olan piyasaların çoğunun bütçelerinde sınırlı yer olduğunu anlattı.
Harcamaların kontrol edilmesine dair bir beklenti olduğunu dile getiren Şimşek, “Biz de bunu gerçekleştireceğiz, harcamaları mümkün olduğu ölçüde kontrol edecek ve kesintiye gideceğiz.” dedi.
”BİR MALİYE BAKANININ PARA POLİTİKASI DURUŞU HAKKINDA YORUM YAPMASI UYGUN OLMAZ”
Parasal sıkılaşma döngüsünün bitip bitmediğine ilişkin bir soruya Şimşek, “Bir maliye bakanının para politikası duruşu hakkında yorum yapması uygun olmaz. Bir ekonomist olarak elbette kendi görüşlerim var ama bunu ifade etmek doğru olmaz.” yanıtını verdi.
Moderatörün “Yani merkez bankasının bağımsızlığına saygı gösteriyorsunuz” demesi üzerine ise Şimşek, “Kesinlikle.” dedi.
”YEŞİL DÖNÜŞÜM BİR ZORUNLULUK”
İklim değişikliğinin önemli bir sorun olduğuna değinen da Şimşek, Türkiye açısından yeşil dönüşümün bir tercih değil zorunluluk olduğunu kaydetti.
Şimşek, ülkenin enerjide büyük ölçüde ithalata bağımlı olduğunun altını çizerek, bu alanda daha az bağımlılık olsaydı Türkiye’nin cari fazla verebileceğini anlattı.
Avrupa’nın karbon vergisi planına da işaret eden Şimşek, “Birkaç sektörle başlayacaklar ama sonunda muhtemelen genişletecekler. Dolayısıyla buna hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bu nedenle karbon ayak izini azaltmanın, daha fazla yenilenebilir enerjinin hayata geçirilmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.” şeklinde konuştu.
Öte yandan Şimşek, Orta Doğu’da yaşananların “endişe verici” olduğunu belirterek, kurallara dayalı sisteme ve uluslararası insani hukuka saygının açıkça zayıf olduğunu düşündüğünü kaydetti.
Jeopolitik gerilimler söz konusu olduğunda, doğrudan işin içinde olunmasa da yüksek enerji fiyatları gibi etkileri olduğuna dikkati çeken Şimşek, Türkiye’nin 2022’de enerji ithalatının 97 milyar dolar düzeyinde olduğunu hatırlattı. Şimşek, çatışmaların belirsizlik yaratması nedeniyle risklerin daha yüksek olma eğiliminde olduğunu ifade ederek, bölgenin barış ve refaha ihtiyacı olduğunu söyledi.
Ticarette parçalanma ve korumacılığın kimsenin çıkarına olmadığını dile getiren Şimşek, dünyanın kurallara dayalı, kapsayıcı ve adil bir düzene dönmesi gerektiğini ifade etti.
patronlardunyasi.com